Prezervatif kullanımı, dünya genelinde en yaygın tercih edilen doğum kontrol yöntemlerinin başında geliyor. Doğru bir şekilde ve doğru zamanda kullanıldığında prezervatifin koruyuculuk oranının %98 dolaylarına yükseldiği biliniyor. Etki mekanizması son derece basit, ejakülasyonun kadın üreme sistemine erişmesini engelliyor. Böylece spermler ile yumurta hücrelerinin birleşmesi fiziksel anlamda önlenmiş oluyor. Ancak tüm etkisinin ortaya çıkabilmesi için doğru kullanılması şart. Üstelik kullanım zamanı da oldukça belirleyici. Bu noktada kısaca precum sıvısından bahsetmemiz gerekiyor.
Cinsel ilişki sırasında uyarılma gerçekleştiğinde penisten precum ya da pre-ejakülat adı verilen bir sıvı geliyor. Erkek üreme sistemindeki bezler tarafından üretilen bu sıvının miktarı kişiden kişiye ve hissedilen cinsel hazzın yoğunluğuna göre değişiklik gösterebiliyor. Precum sıvısının farklı işlevleri var ve içerisinde sperm bulunması mümkün. Nitekim yapılan bazı bilimsel çalışmalarda erkeklerin %40’ında, precum içerisinde sperm bulunduğu gösterilmiştir. Ve evet, precumda sperm bulunuyorsa gebelik ihtimali de vardır. Bu nedenle geri çekilmenin bir korunma yöntemi olarak denenmemesi, istenmeyen gebeliklerin önlenmesi adına önemlidir. Precum sıvısı gelmeden prezervatifin kullanılması ile potansiyel riskin minimize edilmesi mümkündür.
Prezervatif kullanımının istenmeyen gebelikleri önlemedeki başarısının yanı sıra cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı da etkili bir koruma sunduğu gerçeği bizim için oldukça önemli. Öyle ki mevcut durumda, cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruma sunan tek alternatif olarak öne çıkıyor. Elbette koruyuculuğunun sınırları bulunuyor, hiçbir yöntem cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara karşı %100 koruma sunmuyor.
Centers for Disease Control and Prevention (CDC) tarafından da vurgulandığı üzere, prezervatif, doğru ve sürekli kullanımda partnerlerin hem belirli oranda cilt temasından hem de vücut salgılarının karışmasından korunmalarında etkili sonuçlar sunabiliyor. HIV, HPV enfeksiyonu ve HPV enfeksiyonu nedeniyle oluşabilen genital siğillere ve rahim ağzı kanserine karşı prezervatif kullanımı önemli bir gereklilik hâlini alıyor. “Ne kadar etkin?” sorusunun yanıtları doğru ve sürekli kullanımda oldukça tatmin edici. Prezervatiflerin cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruyuculuğu laboratuvar çalışmalarında, epidemiyolojik çalışmalarda gösterilmiştir. Dikkat edilmesi gereken ise koruyuculuğunun sınırlı olduğu ve hastalıkların bulaş yöntemlerindeki farklılıklardır. Bazı hastalıklar yalnızca genital sıvılar aracılığı ile bazıları ise ten temasıyla bulaşabilmektedir.
Çınarlı Mahallesi, Ankara Caddesi, Mistral Ofis Kulesi, No:15, Kat:37, Konak/İZMİR